Kur'an'ı Tarihe Gömmek İsteyenlerin İbretlik Ölümü
"Rahmetli babam o zamanlar Konya’nın tek gazetesi olan “Babalık” gazetesinin başyazarı idi. Ondan işittiğim şu olayı aynen naklediyorum:“Devrin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Eğitim Bakanı) Necati Konya’ya gelmiş ve Latin harflerinin üstünlüğünü(!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemişti. Şehrin her tarafına yapıştırılan ilanlarda:“Eski Harflerle Birlikte Kur’an’ı da Tarihe Gömdük” yazıyor ve konferansın ertesi gün saat 10′da verileceği belirtiliyordu. Akşam, mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay Necati, ani bir apandist krizine yakalandı ve hemen hastahaneye kaldırılarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayı anlatmaya lüzum yok, bütün hastahane hatta Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmuş, fakat ne çare ki haddini aşarak Kur’an’a dil uzatmıştı. Gece yarısı, imkansız denebilecek bir şey oldu ve Bay Necati’nin yatağı yan demirinden kırıldı. Hasta yere düşmüş ve ameliyat yeri patlamıştı. Ertesi gün saat 10′da, yani konferansın yapılacağı bildirilen saatte öldü!..
Kur’an’ı tarihe gömmek isteyenler, tarihin en kokuşmuş sahifelerine gömüldüler.
Kaynak : "Onk. Dr. Haluk Nurbaki : Zafer Dergisi, sayı 213, 1994.
Allah’ım!
Kanadı kırık bir kuş gibiyim.
Uçsam uçamıyor, göçsem göçemiyorum.
Yarım bırakılmış bir düş gibiyim.
Yardan da, serden de geçemiyorum.
Menzile erememe korkusu sardı benliğimi
Kolum kanadım kırık, gönlüm bin pare!
Ey kalpleri evirip çeviren, ey gönüller sahibi!
Yaraları saran, dağılanı toplayan Sensin!
Varlığım Senin varlığının şahidi
Varlığım Senin Rahmetinin şahidi!
Allah'ım!
Yalnız Senden yardım diler yalnız Sana kulluk ederiz.
Seni sığınak, barınak, tutamak bilir Ya Allah deriz.
Şeytandan SANA sığınır e'uzu billah deriz.
Her işe Seninle başlar bismillah deriz.
Nimet verdiğinde gönülden şükrederiz.
Versende aslanda elhamdülillah deriz.
Hayran kaldığımızda maşallah,
Pişman olduğumuz da estağfirullah deriz.
Sevindiğimizde Allahuekber,
Üzüldüğümüzde inna lillah deriz.
Canımız sıkıldığında fe-subhanallah,
Zafer kazandığımızda nasrun minallah,
Rızık kazandığımızda er-rizku 'alallah deriz.
Bir işi arzu ettiğimizde inşallah,
Bir işi başardığımızda biiznillah deriz.
Güçlük karşısında la-havle ve-la kuvvete illa billah,
Söz verdiğimizde v'Allah ve billah deriz.
Allah'ım!
Benliğimin yaktığı ateşte yakma beni!
Beni nefsime kul etme, kul et nefsimi Sana!
Bir lahza dahi bana bırakma beni!
Sen bana yetersin, yetmem ben bana.
Bilmediğimi bildir, görmediğimi göster!
Sen bildirmezsen bilemem, göremem göstermezsen
Gönlüme huzur,gözlerime nur, dizime derman ver!
Sen 'OL' deyince olur, olmaz 'OL' demezsen.
Canana can, cana canan, kalbe ferman ver!
Al işte ellerim, uzattım sana!
Ne olur, ne olur bırakma beni bana!
Sen bana yetersin, yetmem ben bana!
Allah'ım, ellerimi bırakma!
Allah'ım!
Bırakma bizi
Tut elimizi